sen ve ben

geçen gün işe giderken her sabah uğrayıp simit,poğaça aldığım fırına girdim,pastaların keklerin olduğu yerde küçük bir frambuazlı pasta ilişti gözüme üzerini süslemek için şeker hamurundan minik bir kız ve erkek yapmışlar.kızın pembe bir elbisesi vardı saçları sarıydı ve erkekte benim gibi kara kaşlı kara gözlü bir şeydi.aldım o pastayı,işyerimde akşama kadar çekmecemde durdu akşam dikkatlice eve götürdüm biraz bozulmuştu onca saat dışarda durmaktan hemen dolaba koydum,üzerimi değiştirip salona geldim koltuğa kendimi bıraktım öylece koridorun ışığı açıktı ama salonun ışığını açmayı unutmuşum loş ışıkta oturdum bir süre.kalktım sonra dolaptan pastayı alıp önüme koydum en sevdiğin şarkıyı açtım ve en sevdiğin pastaya baktım saatlerce üzerindeki şeker hamurundan yapılmış sen ve ben biraz acıttı içimi,tamam biraz değil epey acıttı... neden yaptık biz bunu birbirimize diye çok öfkelendim bir an ama hemen geçti çünkü öfkemi çıkartabileceğim bir şey yoktu ne sen suçluydun sana isyan edebildim,ne de ben suçluydum kendimi cezalandırabildim.keşke canımı acıtsaydın çok acıtsaydın,keşke ben seni bir başka kadına tercih etseydim,keşke sen beni hiç sevmeseydin,keşke ben sana çok büyük haksızlıklar yapmış olsaydım.bu durumdan birisinin sorumlu olması gerekiyordu.en kötüsü buymuş biliyor musun?ikimiz de o kadar suçsuzuz ki... şimdi her şeyden geriye kalan, asla beraber dinleyemeyeceğimiz onca şarkı,birlikte gidip göremeyeceğimiz onca şehir,sana hiç alamayacağım hediyeler,benim için yazdığın ama hiç bir zaman okuyamayacağım şiirler... tabii bir de asla bir araya gelmemesi gerektiği halde birlikte olan sen ve ben. edit:imla

bir tane alır bedava çıktı mı diye bakar duruma göre ödemeyi yapardım hey gidi hey

her yerde ben varım. bulduğum bulabildiğim her yere sıkıştırıveriyorum kendimi. aynada ben fotoğraflarda.. ayaklarım, adımlarım.. dudaklarım parmaklarım. üşüdüğümde kendimle el ele tutuşuyorum. en çok da buna üzülüyorum sana güvenip aldığım kıyafetlerin cebi olmamasına dikkat etmişim. ellerimi koyacak bir yer bulamıyorum sonra.. sinemada bi koltukta yalnız oturuyorum karanlıkta fırsattan istifade öpüşen birileri var kalabalık da değil devam edin rahatsız olmam.. ne diyordum: dilime sürekli şiirler dolanıyor.. sonra şiirler birbirine sarılıyor da sen bana sarılmıyorsun. ben ayağımın altına kendimi koyduğumda sen sanıyorum. başım göğe eriyor da göğsüne ermiyor.

"sen ve ben ayrılıyor birbirinden bir ben kalıyorum kelimelerden soğuk bir çay masamda ve kağıt kalem olmuyor olmuyor böyle"

zamanında dünya kadar bedavasını yediğim panda dondurması

mehmet güreli'ye ait (bkz: az bilinen mükemmel şarkılar) katagorisinden bir şarkı. mehmet güreli sen ve ben

1 tl'lik efsane dondurmaydı. dondurmaydı diyorum çünkğ akıbetini bilmiyorum. sağolsun panda hiçbie yerde yok. reklamda ayı oynatmayı biliyosunuz ama satan yer yok. bak sinirlendim. dondurmaya dönecek olursak kapağında bedava çıkıyordu. 1tl'ye 3 tane yediğimi bilirim. küçükken arkadaşıma veya bana bedava çıkarsa diğerine verirdi. paylaşmak güzeldi. çileklisi favorim.

birbirine dönüksün sen ve ben

benden değilde senden bi sikim olmaz bu saatten sonra

7 sene ver bize güzelim

Bir Abdurrahim Karakoç şiiri. Gün değil, hafta değil, ay değil Beş sene, on sene sonra gelsen de Bu canım durdukça tende İyi bil Beklediğim sensin. Bazen bir demet gül alırım elime Bazen ıhlamur çiçeği Her şeyin doğrusu ve gerçeği Kokladığım sensin. Cebimde mektubun olmayabilir Ne çıkar fotoğrafın yoksa masamda Öğrenmek istersen eğer Gel, sevda iklimime gir Açılmamış gönül kasamda. Sakladığım sensin. Yağan yağmur duyar mı bilmem Topraktaki mutluluğu? Ve güneş vurunca topraktan yükselen buğu Doldursun diye Yerle gök arasındaki boşluğu En masum sevgiye Eklediğim sensin. Uykudayken, uyanıkken Uzakta ve yakında Sen olmasan da farkında Gidip gidip arada bir Yokladığım sensin.

Gözlerin bana dokunmadıkça Şu aklım başımdan ıraktır Lila Gün olup benden usanmadıkça Gecem günümden uzaktır Lila Oysa ben sana İstanbul derdim Onun kadar derin ve yalnız sevdim Gözlerini alıp da giden misin yar Beni böyle ağlatıp da gülen misin yar Sözlerin bana yazılmadıkça Meyyalim içimde mecazdır Lila Ezgiler senden duyulmadıkça Makamın dilimde hicazdır Lila Oysa ben sana İstanbul derdim Onun kadar derin ve yalnız sevdim Gözlerini alıp da giden misin yar Beni böyle ağlatıp da gülen misin yar Sen ve ben Lila, Sen ve ben, Sakin bir ülkenin uzaklarıyız, Orda sen oldukça Lila, Burda ben… Gamlı bir şiirin uyaklarıyız. Gözlerini alıp da gider misin yar Beni böyle ağlatıp da güler misin yar Oysa ben sana İstanbul derdim Onun kadar derin ve yalnız sevdim Lila-Mustafa Cihat

Dolu kadehi ters tut’un Sedef Sebüktekinle söylediği akustik takılmacalar albümüne ait bir şarkı. “Sen ve ben, uzak bi' yer... Gitmeli ve görmeliyiz Buralara ait miyiz bilmeli öğrenmeliyiz Sen ve ben, uzak bi' yer... Buralardan gitmeliyiz kim ne derse desin Kokun hala üzerimde, en güzel düşlerimde Ruhumun en içinde, kalbimden bile derinde Belki de önemli değil büyüttüğümüz bu dertler Belli ki bizim değil büyüdüğümüz şehirler Tüm gözler ıska geçer sanki yokmuşuz gibi Kimse özlemez bizi Sen ve ben, uzak bi' yer... Gitmeli ve görmeliyiz Buralara ait miyiz bilmeli öğrenmeliyiz Sen ve ben, uzak bi' yer... Buralardan gitmeliyiz kim ne derse desin Kaygılar aldılar ruhumu götürdüler kim bilir nerelere Hayallerim, umutlarım topyekün gömüldüler kim bilir nerelere Belki de önemli değil büyüttüğümüz bu dertler Belli ki bizim değil büyüdüğümüz şehirler Tüm gözler ıska geçer sanki yokmuşuz gibi Kimse özlemez bizi Sen ve ben, uzak bi' yer... Gitmeli ve görmeliyiz Buralara ait miyiz bilmeli öğrenmeliyiz Sen ve ben, uzak bi' yer... Buralardan gitmeliyiz kim ne derse desin“

t: aspova'nın taze şarkısı. "tenin ecel ama ölmek için henüz erken." sen ve ben --- spoiler --- gideni ne yapiyim? kalanlarla rahatım. yalanları tarttım. söz geçirmem lazım artık. yok olmak pahasına, bu lanete zaafım var. tüm anıların hatrına, ihaneti tattım. artık yoluna git. olan oldu bak sonunda. doğrular buldum yanlışlıkla. çünkü... sen ve ben hep yan yanayken, korkusuz bu kent yanarken. her yanım sen, her yanın ben.. tenin ecel ama ölmek için henüz erken. . şehir enkaz olsa bile, seninleyken hiç bir illet, dokunamaz yüreğime. senin gibi birisi daha yok. olmadı, olmuyor asla. yok olmadı. kalıcak masal gibi. hatıran hatırlattı ihaneti. artık yoluna git. olan oldu bak sonunda. doğrular buldum yanlışlıkla. çünkü... sen ve ben hep yan yanayken, korkusuz bu kent yanarken. her yanım sen, her yanın ben.. tenin ecel ama ölmek için henüz erken. --- spoiler ---

farklı zamirler aynı anlamlar. "Bana bir tek sen gerek Sen demek ben demek"

esaen enrico macias bestesi olan harikulade bir ajda pekkan şarkısı. bağlantısı